ŞİLİ-BOLİVYA-PERU Gezi Notlarım
Bu geziye tam sekiz ay öncesinden karar verdiğimde sanki İzmir İstanbul arası bir yakınlığa gideceğiz sanıyordum. İnsan hayallerine yaklaştıkça mesafeleri de azalsın istiyor nedense. Diğer bir anlamda engel tanımamak belki de. Kim deseydi 18 saat bir tüpün içinde okyanus geçeceksin inanmazdım. İzmir-İstanbul, Istanbul-Amsterdam, Amsterdam-Buenos Aires, Buenos Aires-Santiago, dedik…..uçmaktan perişanız deyip bittik!
Söylerken bile nefesi yetmiyor insanın. Sadece Pasifiği 18 saatte bir uçağın içinde kıpırdamadan uçtuğunuzu hayal edin desem gitmezsiniz ama dayanırım derseniz iyi bir deneyim olur.
Bu rota gezisi buna değer!
Öyleyse, ŞİLİ-BOLİVYA-PERU’ya birlikte uzanalım. Hava, kara, deniz yolları halay çekerken biz on iki gün boyunca yüksek rakımlarda ciğerlerimizi genişletmenin ve oralardan tek parça halinde dönmenin tadını çıkardık desek yalan olmaz.
Anladım ki okyanus görmek için yelken, nefes, zaman yakmak gerekiyormuş, ciğer değil😊
Sevgilerimle,
Bilge
ŞİLİ
Şili ya da resmî adıyla Şili Cumhuriyeti República de Chile; Arjantin’in batısında, And Dağları ile Büyük Okyanus arasında kalan, kuzeyden güneye 4.300 km boyunca uzanan bir Güney Amerika ülkesi. Kuzeyinde Peru, kuzeydoğusunda Bolivya ve doğusunda Arjantin var.
Başkent: Santiago
Para birimi: Şili Pesosu
Nüfus: 18,05 milyon (2017)
Resmi dili: İspanyolca
ŞİLİ: Aymara dilinde ŞİLİ; “dünyanın bitimi/sonu” demek…
Güney Amerikan’nın en zengin ve güzel şehirlerinden biri olan Santiago, Şili’nin başkenti ve en büyük şehri. Adını Hz.İsa’nın havarilerinden St. Santiago’dan almış, Mapocho Nehri kıyında kurulmuş olup 5 milyon nüfusunun yüzde kırkı başkent ve etrafında toplanmış. İdare burada ama Parlemento binası 1990’da Valparasio’ya taşınmış… Şili, Güney Amerika’nın en güneyinde engebeli olup And dağları boyunca uzanan uzun ince bir ülke. INKA ve MAPUÇE gibi yerli toplulukların ana yurdu.
Şili tam anlamıyla 1540 yılında İspanyol kaşif Pedro De Valdivia tarafından keşfedilir ve 1541 yılında Santiago şehri kurulur. 16. Yüzyılda İspanyolların hakimiyetine giriyor sınırlarını ve ekonomisini And dağları belirliyor. İspanyolların altın bulma hayali yerini uygun tarım olanaklarına bırakır ve yayıldıkça, yerli halk Mapuche kabileleri ile yıllarca savaş sürüyor. 1810 yılında İspanyollar ve Şili kuvvetleri arasında ki savaşı Şili kazanıyor özerklik, sonra İspanyolları tamamen ülkeden çıkararak ta 18 Eylül 1810 yılında İspanyol krallığından ayrılarak bağımsızlığını ilan ediyor. 19 ve 20. yüzyıllarda iç savaş, darbe, baskı ile süreçlerini yaşıyor ve 1973-1990 yıllarında Pinochet döneminde tam 17 yıl askeri darbe ile yönetiliyor, bakır yatakları Amerikalı işletmelere satılıyor. Arica şehri, bakır madenciliğinde bu konuda zirve noktada.
Şili’ye vardığımızda Başkent Santiago’da bizi harika binalar bekliyordu. Parlemento Binası, Plaza De Armas, Katedral Meydanını gördükten sonra teleferik ile şehrin en üst noktasına- BELLA VİSTA bölgesine denilen semte çıktık. MERCADO denilen semt pazarı kültürü ile tanıştık. (MERCADO; Şili’de Peru ve Bolivya’da ki kadar yaygın olmayan yemek, sebze-meyve, kuru gıda, et ve et ürünleri, kıyafet gibi birçok şeyin bir arada satıldığı kapalı pazar yerinin adı.)
Kısa bilgiler:
- İspanyolların istilası ile genelde Katolikler birazda Evanjelik, Agnostik, Ataist inançlarda hakim
- Şili balık zengini. Norveç somonu diye satın aldığınız balıkların çok büyük bir kısmı aslında Şili’den ithal edilmekteymiş.
- Aktif fay hatlarının üzerinde bulunan Şili’de sık sık depremler yaşanıyor.
- Santiago’da hava kirliliği var. Aralık ayı sıcaklık 26 civarındaydı. Tam bahar havası.
- Türkiye’den Şili’ye henüz direkt uçuş yok. Buna rağmen bütün Latin Amerika ülkelerinin başkentlerinden Santiago’ya ulaşılabiliniyor.
- Türkiye ile arasında altı saat fark var.
Görülecek yerler:
Cerro San Cristóbal: San Cristobal tepesine çıkmak için ise üç seçenek var… 1) yürümek 2) finiküler 3) Tam tepe noktasında Meryem Ana heykeli; aynı Rio de Jenerio’da bulunan ünlü İsa heykeli gibi kollar sağa sola açık şekilde şehrin manzarasına hakim.
Atatürk Meydanı: Las Condes bölgesinde küçük, güzel bir parkın içinde Atatürk Anıtı bulunuyor. Meydan’ın adı da Atatürk meydanı. Şili’yi ziyaret eden Türkler genellikle burayı da ziyaret ediyor. Şehrin başka bir bölgesinde Atatürk okulu da varmış.
Valparaiso Şehri: Santiago’nun 115 Km Kuzey batısında :Şili’nin edebiyat, müzik vs konularda kültür başkenti sayılıyor. Romantik, sanatçıların, bohemlerin yeri. Şili’nin okyanus kıyısında olan, Pasifiğin incisi bu butik şehrin diğer özelliği ise, Nazım Hikmet’in yakın dostu, sol görüşlü şair Nobel Ödüllü Pablo Neruda’nın Şili’deki birkaç evinden biri buradadır. Her evinin bir ismi var. “ La Sebastiana” isimli ev buradadır. Bu ev ismini evin ilk sahibi Mimar Sebastian Collado’dan almış. Hikayesi şöyle, Mimar Sebastian evi alıyor inşaatı bitmeden hayata gözlerini yumuyor. Neruda evi satın aldığında bu hikayeden etkileniyor, eve Mimarın adını veriyor ve evin eski sahibi için ona da bir şiir yazıyor. Sokak sanatlarıyla ünlü renkli liman şehri, Graffiti merkezi gibi.
Vina Del Mar: (Bahçe Şehir- Şarap bağlarının bulunduğu kıyı anlamında da kullanılıyor) Valparaiso’ya 10 Km mesafede olan şehir. Deniz kenarı ve Şili’nin dördüncü büyük şehri. Şarap için üzüm bağlarına gittik. Şarap konusunda gösterilen ihtimama hayran kaldık. Şili’ye Özgü içecek Pisco’yu, çok beğendik.
ARICA: Şili’nin kuzeyi/Peru’nun güneyi, sörf playlarıyla ünlü Tarapaca bölgesinde Peru sınırına çok az mesafede bir şehir. Dünya da en az yağış alan yer olduğu için gökyüzünde bulut az. İki yüz bin nüfusu var. Morro De Arica tepesinde kocaman İsa heykeli, Savaş müzesi ve güzel bir panoramik manzarası var. Merkezde Gustavo Eiffel’in (Eyfel kulesinin mimarı) yaptığı bir katedral var.
Atacama Çölü: Şili’nin kuzeyinde bulunan dünyanın en kurak ve en büyük taş çöllerinden biri olup yaklaşık 15 milyon yaşında ve Uzunluğu 965 km, genişliği 145 km, deniz düzeyinden yüksekliği 610 metre. Batısında büyük okyanus, Kuzeyde Peru, Doğuda ise Bolivya ve Arjantin sınırlarını oluşturuyor. 1971 yılına kadar 400 yıl boyunca damla yağmur görmemiş çöl, Şili’deki dünyanın en kurak yeri. Adını Atacameño kabilesinden alıyormuş. Mineralleri ile çok zengin. Özellikle sodyum nitrati ünlüymüş. Burası 1883’te biten Pasifik savaşı sonucunda Bolivya’dan Şili’ye geçmiş. 19. yy sonu ile 20. yy başında Şili ekonomisine büyük katkı sağlamış. Bolivya ile Şili arasında hala sorun.
Chungara Gölü: Harika bir dağlık bölgede, deniz seviyesinden 4570 metre yükseklikte yer alan Chungara Gölün büyüklüğü nispeten ılımlı alan sadece 21.5q. Km ve maksimum derinlik 33 metre. Bölgenin en yüksek Gölü, her yönden karlı dağ tepeleri ile çevrilidir. Nadir görülen kuşların evi… zarif pembe flamingolar dahil. Gölün bitişiğindeki alan 130’dan fazla kuş, hayvan türü ve nadir bitkilerle dolu.
Bolivya Şili hududu AND dağları zirvelerinde La Raya geçidi; 4400 Metre yükseliği ile nefesimizin yükseklikle imtihan edildiği yerdi!
Lütfen Dikkat! Bu sayfada yayınlanan içeriklerin tüm hakları © Bilge Öztoplu’ya aittir. İçeriklerin izinsiz olarak; kopyalanması, çoğaltılması ve dağıtılması yasaktır.
Her bir kare usta bir ressamın elinden çıkmışcasına hayran kaldım… Bilge hanım insanlarla diyaloglarınız çok güzel biraz da minik minik notlarla yöre insanlarını yazsanız. Ne iyi olur. Kocaman sevgilerimle …
İnci hanım, değerli yorumunuz onurlandırdı. Ayrı bir yazıyla deneyeceğim… çok teşekkürlerimle
şili nin %30 nüfusunun müslüman olduğu 1800 lerde Osmanlı topraklarından da göç aldığını bunun orada yansımalarını San Diago da cami varlığından bahsedilebilir mi çok çeiştli bir kültürün varlığına dayalı gözlemlerinizi de okumak isterdim
Sevgili Doğan bey, değerli yorumunuz onurlandırdı. Keşke uzun süre kalabilseydik ve bunları da görebilseydik. Sonuçta bir turun olanaklarıyla gördüklerimizi yansıtmaya çalıştım. Gördüklerimizi ortaya koyduğumuz bir gezi yazısı aslında. Çoklu Kültüre dair bir yazıyı da yazmayı bana düşündürdüğünüz için çok teşekkür ediyorum. Sevgiler, Saygılar