Farkında Mıyız?

Gidişattan moralsiz, neşesiziz, kiminle konuşsam mutsuz ve yarına güvensiz bakıyor diyordum ki tesadüfen otobüs garında çok mütevazi bir edebiyat öğretmeni ile tanıştım. Mezun olmuş olan öğrencileri onu yıllar sonraki buluşmalarına davet etmişlerdi. Hatta otobüsle de topluca onu almaya geliyorlardı.  Bekliyorduk beraber. Kısacak sohbetten sonra oğlumun dil bilgisi öğretmeni olduğu ortaya çıktı. Hemen hatırladı isim soyadından öğrencisini ileri yaşına rağmen.

Konuştuk biraz, kalabalığa rağmen. Son cümlesi ile moralimi geri alacağım vurgunu yedim.

– Yazmayı, okumayı ve umut etmeyi hiç bırakmamalı dedi.

Öğretmenin ellerinden öpüp, yolda düşüncelerim ön koltuktan gecenin karanlığına oradan da otobüsün farlarının önüne düşüyordu…

Evet. Ne anlamalıydım duyduklarımdan?

Umutsuzluğumu gömüp onları yeniden umuda yeşertmeliydim.

Farkında olarak izlediğimiz süreçlerdi bunlar.  Bu sefer bilinçli seyrediyorduk olanı ve olmakta olanı.

Rahatsızlık bu nedenle daha da derinleşiyorsa da bir şeyler de oluyordu diğer yandan.

Günlük hayatımızı gözümün önüne getirdim. Baktım ki insanlar arası yardımlaşma arttı. Bir diğerine merhamet, empatili dinleme ve özellikle olanı anlamaya çalışma daha da belirginleşiyor bence. Bu hissedilebilir halde artarak da devam ediyor. Kendini güvensiz hisseden birey bir diğerine sokularak bazen kendi duygusuna benzer duygularla bazen de konuşmadan göz göze aynı dili, duyguları paylaşır olmaya başlıyor.

Kıymetini bilmediğimiz güzel günlerin hüznü, bir şeyler yapamamanın üzüntüsü, beklemenin umutsuzluğu bizi bir yerlere taşıyor aslında. En önemli olan şey ise; birbirimizi kendimizden bakarak anlayabilmek… Bu anlamda Empati/duygudaşlık her geçen gün gelişiyor.

Negatif enerjinin/düşüncelerin zamanı gelince bir cam vazo gibi kendini tuz buz edeceğini, tam tersi iyi niyet ve pozitif enerjinin/düşüncelerin bir okyanus gibi dalga dalga kendisini büyüttüğünü biliriz. İşte bunu hiç bırakmamalıyız.

Yaşadıklarımızdan öğrendiğimiz öğretiler her geçen gün hızla artıyor. Düşüncelere daldıkça derinleşiyoruz duygularımızın ışığında. Fısıldanan şeyi anlamak durumundayız.

“Bir şeyin farkında değilsek zıtları, zıtlıkları, istemediğimiz olayları yaşar ve üstümüze çekeriz. Eğer farkına varırsak o şeyin, tam istediğimiz, benzerimizi, sevdiğimiz olayları çeker ve yaşarız”

İşte söz konusu olan burada yaşadığımız olayların her birimizde ne gibi öğretisi olduğunu anlayabilmektir. Alınan öğretilerle birbirimizi, farklılıklarımızı anlamak, etkili iletişim kurmak, empati yapmak bizi yolda tutacak değerler olarak sıralanabiliyor.

– Ben de olan sende de oluyor mu?

– Benim ki daha farklı. Beni zorlayan şey kabuğumu çatlatanmış. Nedenlerini araştırdım. Bilgi topladım. Bakış açımı değiştirdim, gönüllü davranış değişikliğine gittim. Konuya ait farkındalığım var artık… Gibi.

Yaşam yolunda özel hayatımız da, çevremiz de, toplumumuz da, dünya da her ne oluyorsa bunun bize bir şey düşündürmesi gereken süreçlerden geçiyoruz. Birbirimize sokularak, ısınarak geçirdiğimiz nice kışlar gibi bahar geldiğinde ısınıp sevineceğimiz yeni günler için kendimizi sarsmamız gereken dönemler bunlar.

Daha çok yazarak, okuyarak, kendimizi tanımaya çalışarak, dinamik, aktif,  gerçekleri kabul ederek ve çağa uygun yeniden yapılanarak adım adım ilerlemek süreçlerimizi hızlandıracaktır.

Kolay olmayabilir. Zor kazandıklarımızı çabuk kaybetmişsek bunları yerine koyma ve sahip olduğumuz farkındalıklarımızı koruma zamanıdır. Bizi bize götüren en önemli hazine bunlardır.

Farkındalıklarımızın farkında mıyız?

Fark ola, nasip ola

Hocam, ömrün bol ola.

Gelecek günlerin hep bayram havasında olması dileğiyle,

Nice güzel, aydınlık bayramlara…

Bilge Öztoplu
Profesyonel Koç, NLP Practitioner

Yorum yapın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.