Tarih: 12 Ocak 2017
ÖLÜME KARŞI YAŞAM YOLCULUĞUNDA
( MUTLULUK BİLGELİĞİ )
Bilge Öztoplu, ” Mutluluk Bilgeliği” Ulak yayınlarından çıkan kitabında, sekiz yaşında bir kazada, babasının ölümüne tanık olmuş, yıllar sonra Güven, Korumacılık, Farkındalık ve mutlu kişiliğe, bilgeliğe ulaşma yolunda, sorunlarını yüksek bilinçle, kendisi ile yüzleşerek aşmıştır.
Kitabında; yolu Dikili ilçesinin Bademli köyüne düşmüş, on dört köy çocuğunun yaşama ilişkin görüşlerine yer vermiş, yazarlık yolunda çocukların gönlünde bir ateş yakmış olmanın şaşkınlığı ile, onları şöyle anlatmaktadır…
”Onlar, ipten ipe dolanan her ağaç dalını tutuşunda, kazandığı bir patlamış mısır için sevinen maymundan bilgi kaçıran hırsız sincaplardı. Kaptıkları bilgileri kendi değirmenlerinde öyle hızlı döndürüp hazmediyorlardı ki zaman; buğdayın değirmende hızlıca una dönüşmesine hayran kalıyordu ” S.54
Ölümle yaşam arasındaki o ince çizgide, babasının sahilde bıraktığı anlatılardan yürümüş, yelkenine mutluluk rüzgarlarını doldurarak fiziksel ,ruhsal,zihinsel büyümeye doğru ; güvensizlik duvarlarını yıkarak,kendi içsel yolculuğunda kutup yıldızını bulmuştur ve her durak yeni kapılar açmıştır ona…
Bağımlılık kalıpları içinde öz benliğini aramaya başlamış, güvensizlik ve korku nedenlerini bulmuş, yüksek bilinç duyumları ile egosunu eriterek, sevgi merkezine ulaşmış, evrensel pencereden bakmaya başlamıştır dünyaya…
Öztoplu;” Sosyo-Kültürel kalıplarımızı, kendimizinmiş gibi bilip, istemediklerimizi çıkarıp atamadığımız sistemin çocuklarıydık” S.35 diyerek kendini arayan ve tanımak isteyenlere seslenmektedir…
Mutluluk Bilgeliği; anılar, gözlemler, denemeler, felsefi ve şiirsel görüntülerle yazınsal pencerelerden, kalıplanmamış yaratıcı aklın özgür çocukları ile, yaşama bakış açısı, ailelere çocuklara nasıl davranılması konusunda örnek anlatılar sunmaktadır…
– ” Elin elden çekilmesidir güvensizlik.” S.56
– ” Belki de beni bekliyorlar! Özgür olmak isteyen uç uç böceklerim. ” S.73
– ” Kendi balının, kendi kovanında olduğunu bir türlü farketmez.” S109
– ” İnsan sadece kaybettiği notayı, kendi sazının perdesinde bulmaya çalışan,yaşam bestesinin ozanıdır.” S.109
– ” Nehir kız, sazın tellerine konacak kuşları arıyordu gökyüzünde.” S109
Telgraf telleri, sazın tellerine dönüşür. Turnalar haber taşır, bakmasını bilenlere…
Öztoplu; ” Birbirimizden hiç ayrı değiliz! Egomuz ve zihnimiz başkalarında sürekli hatalar arıyarak,kendimize gerçek olmayan bir avantaj sağlamaya çalışır sadece” S.156 Bu gerçeği ” Doğduğunuz gibi bakın etrafa ” diyerek, hangi yolu izleyeceğimizi anlatır…
Burada,dikkat ederseniz! Avantaj sözcüğü Daha çok pazarlama ticaret dilinde kullanılır. Avantaj yerine (üstünlük)sözcüğü kullanılabilirdi. Etraf sözcüğü de (Dünyaya, çevrenize ) sözcükleri olarak yazılabilir…
…Aslında birçok insanımız büyüklerimizin bize aktardıkları, kültürel, inançsal, korku dolu boyun eğme kalıpları ile koşullandırıldı. Yolumuza duvarlar ördüler. Yaratıcı aklımızın özgür düşüncesi dağlarla çevrildi. Özümüze bilinçli farkındalıkla ulaşalım. Bütün kalıpları kırıp yakarak yollara düşelim. Bilge Öztoplu gibi…
Bu kitabı okuyunca, aynı yoldan ikinci sefer geçtim. İkinci yolda ben,ben değildim! Taşları kırdım. Dikenleri yaktım.Her yer güllük gülistanlıktı !!…
Veli Başak
Eğitimci, Yazar ve Şair
ONDÖRTLÜLER ( Bilge Öztoplu’ya )
Efsane olmamıştı Bahar akşamları
Damla,damla aktı çamların kokusu
Serhat hayallerinde sınırları aşarken
Sıla gurbete düştü Bademli fırçasıyla
İdil boylarından yalnızlığını taşıdılar
Eldemiri bıraktılar zeytin dalı kıyılara
Gonca güller derlediler,Berfu yollarında
Küllerinden doğdular,yol ayrımlarında
Kapılar açıldı nehirler denize koşarken
Karlı bir günde Elif gibi yürüdüler
Mayaladılar Çağdas günleri imzalarla
Efsane değildi Zümrüd’ü Anka
Bir Buse ile dokundular
Bilge kadının parmaklarına
Rüzgar yosun kokulu çamları
Doladı saçlarına çocukların
Kuş yuvalarında kitaplar açtı
Mücerret bir yoldan ulaştılar
Ali Haydar Öztoplu’ya…
Veli Başak