Bir Kadın ve Kuması Gözünden

Bir kadın ve kuması gözünden; kabul etmek mi,kabul vermek mi?

Zöhre Ana, işaret parmağına taktığı örgü dokumanın ipiyle bileğini sarmış, diğer kınalı parmaklarının görünmesinden hoşnut idi. Kopmuş işaret parmağını bu örgü eldivenlikle saklamayı başarıyordu. Yamulmuş eliyle tuttuğu tasın üstündeki buğdayları dökmeden her gün kocasının mezarı başındaydı. Rutin, dans gibi, günlük evden çıkıp, eve elli metre uzaklıktaki mezara gidip otların içinden mezara varır, kuşların buğdaylara ulaşmasını sağlardı. Topu topu on, yirmi kişilik aile mezarlığında o hep önce kocasının mezarına dokunurdu yıllarca. Yaşı nerden baksan yetmiş civarındaydı. Kendi kendisiyle konuşuyor, evdeki kumasına söyleniyor, mezara gelmiyor diye sitem ediyordu.

Mezarlığın içinden canlı cansız kimse rahatsız olmasın diye dışarıya çıkmıştık, sessiz dedikodu yapıyorduk. Canı yanıyordu elinden çok. Kocasının başka kadına gitmesine bir şey dememiş, onunla geçmeyen günlerini çocuklarına adayıp, bari kumayı da al gel aynı evde olalım diyecek kadar ileri gitmişti. Kocasının ağır hastalığında yine bu bakmış, kuması ev işlerini bahane edip sorumluluklardan kaçmıştı. Kocasının ölümüyle kalan maaşını beraber pişirip yiyecek kadar ortak kaderin tanrıçaları, kavgalarında cadı, acizliklerinde zavallı olmuşlardı. Bahçede beş şiş ile çorap örerken bile rekabet halinde idiler. Yaşları geçmiş olmasına rağmen ördükleri desenlerine kendi hayatlarını dokuyor, şişe geçmeyen bir ilmek için kendilerini eksik hissediyor, hayata tutunmak gibi şişlere de ilmek kadar yapışmak istiyorlardı.

Birbirlerinden şikâyet ederken, kavga sırasında kapıya sıkışıp kopan parmağının acısı yerine kocasının mezarına gelmeyen kumasını şikâyet ediyordu. Derdi buydu. Bu kuma hiç akıllanmayacaktı.

– Ölse de kurtulsam demiyorum, yine evin içinde kimse yok, bana bir ses oluyor. Kavga gürültü olsa da bir tencere yemek işte, ağız tadı tuzlu da olsa geçiniyoruz öyle.

Kabul etmek mi kabul vermek mi?

Kabul vermek için Budistler gibi Nirvana’ya ulaşmak, yıllarca mağaralarda inziva hayatı gerekli midir gerçekten?

Kişisel gelişim, farkındalıklarla kabul etmek istemediğimiz davranışları, huyları, özelliklerimizi ayna deyip kendimizdeki gölgelerle buluşturalım diyoruz. Zöhre Ana’nın kabul etmek zorunda kaldığı bu ağır denklem, hatta deprem sistemin anavatanında yetişen Anadolu’ nun kadınları okutmayan çaresizlikleri değil midir?  Modern şehirde adı kibarca ‘aldatıldım’ olup, giden eşe sancılarla kabul vermek bu işin diğer adı değil midir?  Durum ilişkiler açısından vahim, yaşam açısından ise kayıp kıtalar, hatta hayatlardır. Kocaman yıllarını bir yudum sevgi, değer görmek için çocuklarının başından ayrılmamak, baba evine dönmemek adına bekleyiş ile geçiren bireylerin şehirli ya da şehirsizden ne farkı vardır.

Kabul etmek için extra enerji göstermesi beklenilmeden zorla kabulü elinden alınmış binlerce kadından biridir o.

Zöhre Ana ve kuması artık özgürdür. Tüm çocuklar evlenmiş gitmiş olmasına rağmen ortak sevgi kırıntısından beslenmek için göbek bağıyla karşıda yatan mezarlıktaki ortak kocaları olan adamdan beslenmektedirler. “Allah razı olsun maaş bıraktı” ile rıza makamından kendi türkülerine ağıt yakan bu iki kadın beş şişi çoraplara geçirirken dört günde bir biten bir çift çorabaysa desenine göre bedel biçiyorlardı sorduğumuzda.

– Ben resmi, onunla imam nikâhlıydı. Banka defteri bende o yüzden. Yedi yüz filan alıyorum.

Onların kayıp hayatlarını ödeyecek parayı ben bulamadım.

Çorapları alamadım. Ben hiç çorap öremedim kendime. Kendi başıma da hatta.  Kendi çorabımı giyemedim. Hazır çoraplar giyip hazır bedeller ödedim. O yüzdendir ağır oluyor gitmeler. Kimseden de gidemedim kolayca. Kabul etmedim bana olanları. Vermedim de kabul ettiklerimi.

Bir Zöhre Ana kadar kabullenici olamadım. Kopardığı parmağıyla canı acıya acıya beş şiş çorap örecek kadar bedel ödeme onuruna eremedim kendimin.

Onlar benim Meral Okay’ın sözlerindeki kahramanlarım oldular.

Işığa uçar bütün pervaneler
Ateşe giderken ne şahaneler
Dönerek acıyla aşkla şu alemi
Yana yana raks eder divaneler

Bilge Öztoplu
Profesyonel Koç, NLP Practitioner

Yorum yapın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.