Eğitim ve Kendimiz ile İletişim

KENDİMİZİ EBELEMEK !

“İnsanın içinde işleyen her şey, dışında ifadesini bulur” Aristo

Günümüz ileri teknolojisinde hızlı kitle ve iletişim araçlarına rağmen kendimizi ne kadar doğru ve etkili ifade edebiliyor, ailemiz, akrabalarımız, sosyal çevremiz dahil her varlık ile iletişimde olmamıza rağmen kaç kişiye sesimizi istediğimiz gibi duyurabiliyoruz?

AUGUST RUSH filmini (Kalbini dinle) izlemişsinizdir.Aşağıdaki cümleler tam bu yazıda size anlatmak istediğim duygularımı ifade ediyor:”yalnız olduğum anlarda içimde müzik yükselir. Eğer bunu dışarı vurmayı öğrenirsem; beni duyabilirler, benim olduğumu anlarlar ve beni bulurlar”

Kendimi ifade etme yolculuğunda başkalarının bizi anlamadığına odaklanmak değil, kendimi ne kadar ifade edebiliyorum sorusuna cevap aramak gerekir.

Bu noktadan baktığımızda öncelikle BEDEN DİLİMİZİN iletişimde ne kadar olduğunu fark etmeliyiz. İletişimlerimizde Beden dilini: % 30 dil ile, % 70 beden dili ile konusuruz.

Duygular beden dilimiz ile geçer çünkü duygular sözde değil bedende yaşanır. Karşımızdakinin söylediklerini bize hissettirdiği duygular üzerinden değerlendirirz. İletişim sırasında karşı tarafında sözlerinden daha çok kendi hislerimize sezgilerimize odaklanırız. Onun söylediklerini bize hissettirdiği duygular üzerinden değerlendiririz. Beden dili ile algıladıklarımız, sözlü iletişimden gelen mesajların doğruluğunu yanlışlığını tespit edip, kapalı kalan duyguları düşünceleri anlaşılır hale getirir.

Günümüz artık öğrenme ve uyum becerilerimizi geliştirme dönemidir. Uyum becerilerimiz gelişir ise her türlü iletişimde mantıksal süreçlerimizi, beden dilimizi, duygularımızı, yüz ifadelerimizi karşılıklı uyumlayabiliriz.

Bilmeliyiz ki iletişim karşı tarafın verdiği cevaptır. Bizler iletişimde istediğimiz reaksiyona ya da cevaba ulaşmak isteriz. Bunu başarabiliyor muyuz?

Yarattığımız sürece, anlatıp taktir onay gördüğümüz sürece kendimizi gerçekleştirme yolunda emin ilerliyebiliyoruz. İletişim bu anlamda da çok önemli. Ancak o zaman mutlu olabiliyoruz. İletişimde mutlu olmak mı önemli, haklı çıkmak mı önemlidir? sorusunu her zaman soruyorum. Doğru cevabı farkı anlaşıldığında yerini buluyor. Haklı çıkmaya çalışmak extra enerji güç kaybına sürüklerken, mutlu olmaya çalışmak karşılıklı, bir sonuca odaklı olmayan ama iletişim kurmanın tadı ile ilintili olduğu için tabiî ki mutlu olmak cevabına kavuşuyor.

Olumsuz iletişimde duygular, düşünceler, yargılar, inançlar korkular var olan durumu olduğu gibi algılamayı engeller. Kısaca silme, bozma, genelleme etiketleme yaparız. Bunlara da iletişim kazaları deriz.

Kendini tanımak, duygularını bilmek, kendine en uygun olanı bilmek, anlamak ve bu biliş halinden karşımızdaki insana doğru empati yapabilmek yeteneğini geliştirir. Beklentilerim ne kadar gerçekçi? Temelde hangi korkuları ve inançlarım var?

Tüm bunlar farkındalık düzeyine çıktığında kendimize ve karşımızdakine yaptığımız olumsuz davranışları fark etmeyi ve karşımızdakini suçlamadan, etiketlemeden önce biz neyin sonucu bu davranışı yapıyoruz? bunun arkasında aslında ben hangi korku, düşünce, inanç sisteminin bir parçası oluyorum sorusuna cevap bulabiliriz.

Başkalarını ancak kendimizde olanlardan bilebiliriz. Bu nedenle kendimizi tanımak göz ardı edilemeyecek kadar önemli ve uzun soluklu bir yolculuktur.

İletişimlerdeki başarımız bu yolculukların kalitesindedir.

“İnsan kendini yalnızca insanda tanır” deniyor, ve olumlu ve olumsuz her bir iletişim bizim kendimizi tanıma yolculuğumuzun alt yapı taşları ise, kendinizi sevgiyle ebelemek için cesaretli olun, kendiniz ile iletişime geçin ve kalbinizin sesini duyun.

Kendiniz ve herkes için sevgi ile iletişimde kalın.

Bilge Öztoplu
Profesyonel Koç, NLP Practitioner

Yorum yapın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.