Gündem

Aldım kendimi beynimin dizine oturdum. Onun akıl ve iç konuşmalarına dem vurdum gönlümden.

Hızlı değişen gündemi takip etmeye çalışırken, düşündüren bir şeyler yazmaya oturdum. Zor oldu yazamadım. Kafam başka yerde, kalem benden gurbette kendi derdinde. Yarın ne olacak? diye sormaktan, kaygı duymaktan normal işlere odaklanma zorluğu çekenlerden biriyim. Şimdi ve bu an içinde buyum ve gerçekçi olmak zorundayım.

Duygularımı takip ettiğim de peşinden anlam arayışını da ekliyorum hemen. İlla ki olaylara sebep-sonuç ilişkisi kurmak zorundayım. Yoksa sıyıracak gibi oluyorum…

Bu konuda da yalnız olmadığımdan eminim.  Eş,  dost arkadaş “ bu kargaşanın bir an önce bitmesini, Birliğin tadına varmayı bekleyen bayram çocukları gibiyiz” diyor.

Haklıyız her gün Huzur’a doğmayı istemekte.
.
Yoruldu ülkem, yorulduk hepimiz.

ANADOLUM dert dolu olmuş ve hep altından kalkmayı bilmiş. Tandırda ekmeğini pişirmiş, tandıra da düşmüş ama açlığını dışarıdaki düşmana hiç hissettirmemiş.

Canım ülkem; kendi için de cenk tutsa da söz konusu vatan/evi olduğun da gözü kararıp savunmuş bahçesinden de hep ilerisini.

Kolay değil yüzyıllardır bu mücadeleler… Şehitlerimiz, canlarımız, gençlerimiz, her bir vatandaşımız hepsi birer ocak; dumanı yarım kalan. Vatan için… Nur içinde uyusunlar.

Zor bir yaz geçiyor hepimiz için. Temmuz bu sene çok sıcaktı ve travma aldıracak kadar acıydı.

Tüm ümidim yeni bir ayın başlangıcıyla gelmesini beklediğim hayırlı günlere uyanmak, bir birimize sokulmak, ısınmak sözlerden, derinleşmek muhabbetten.

Acilen güvenin büyüsü büyük bir elektrik akımıyla devreye girse, sahip çıksak bu önemli değere.

Güvenerek baksak birbirimizin gözlerinin içine. Ötekileştirmeden, ayırmadan hiçbir şeyi birbirimizden, aynı bahçenin meyvelerini sunsak birbirimize.

Beynimin dizinde söylediklerini gözümün önüne getiriyorum. Keyifleniyorum.

Hayallerde kalırsa tüm bunlar, yazık olur bize diyorum

Duyuyor!

İşte bu hayallere inanmak ve onu gerçekleştirmek için neler mümkün? Nasıl gerçekleşir? Birey olarak sorumluluklarımız nedir? Sorusunu sorarak uykuya hazırlan, diyor.

Sayfanın sonuna gelmişim, klavye sayfa atlıyor.  Uyanıyorum beynimin dizinden kendime.

Bize düşen en büyük görev; olumlu düşünmeyi, güzel günlerin hayalini kurarak umutsuzluğa kapılmadan, kendimizi güven için de var etmek. Var ederken bir organizma gibi değil, önce kendimize
ve çevremize değer vererek insan olduğumuzu hatırlamak ve hatırlatmak.

Hep bizim ona ihtiyacımız vardı. Sıra şimdi onda…

Evet, YURDUMUZUN bize, her birimize, inancımıza, Bir’liğimize ihtiyacı var.

Doğru yaklaşımlarla, sağduyu ile sakince gözlemleyerek, konuşarak, iletişim kurarak demir tellerle çevirip etrafını Ülkemizi olumsuzluklardan korumaya ihtiyacımız var.

“En güzel aydınlıklar karanlıklardan bakınca görülür” deniyor ya;  işte tam o yerden ayağa kalkıyorum ben de Anadolu’m gibi.

Mutlu günlere, mutlaka birlikte!

Bilge Öztoplu
Profesyonel Koç, NLP Practitioner

Yorum yapın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.