Haber Hürriyeti-Mutluluk Bilgeliği, Mustafa Gökçek

Haber Kaynağı: Haber Hürriyeti

Tarih: 23 Aralık 2016

…Nice çağlar sonra bir yerde: bir ormanda yol ikiye ayrıldı ve ben-ben gittim daha az geçilmişinden ve bütün farkı yaratan bu oldu işte” diyor ‘Robert Frost’. Bende çağlara bırakmadan şimdi ve bu an’ da mutluluk tercihlerinizi deneyimlemenizden yanayım. Çünkü sonuca bağlı olmayan tercihlerimiz bizi mucizelerle ödüllendiriyor. Yazım sürecime sızan geleceğin yazar 14 köy çocuğu da benim mucizelerimden sadece biriydi. Ve biz bu ‘Yaşayan Mutluluk Bilgeliğini’ yazarak sizinle de paylaşmak istedik. Hadi bulun bizi!”.

Bundan bir süre önce yazmış olduğu kitapla, şu an bu sayfada anlatacağım kitabın ve içeriğinin ipuçlarını küçük bir anekdot şeklinde belleğime aktarmıştı sanki, yazar ‘Bilge Öztoplu’… Ve bu kitap, oylumlu bir çalışmanın ürünü olarak naçizane yorumlamamı bekledi! Girizgâhta, anlatımıyla içeriğinden biraz da olsa söz etmiş oldu…

Ömür biter kitap bitmez. Bitmez, çünkü ömür akıcıdır. Kitapsa kalıcı, biriken. Herkes ilk önce kendini duyar. Sonra çevresini, sonra başkalarını en yakınından başlayarak. O nedenle olsa gerek, geç kalmışlık duygusunu; eli boş, geçmişi boş kalmış olma kuşkusunu keşfe çıktığında anlar insan. Bunun ne menem bir ‘bilgelik’ işi olduğunu, ayrımsar birdenbire. ‘Bilgelik’ açıklaması güç bir iç engebedir çünkü ‘Bilgeliğin’, ‘Bilge’ olmanın ve olabilmenin ötesinde, ‘Cihanda acı gibi çıplak olacaksın!’ ve tüm bunların yanında sanki yaşamı daha iyi algılayabilmek adına, mutlu olmak ve olabilmek adına ‘Mutluluk Bilgeliği’ni tadacaksın, bu isimle ‘ulak’ yayıncılık tarafından yayımlanan, 224 sayfa ‘Bilge Öztoplu’nun kitabını okuyacaksın…

‘Mutluluk Bilgeliği’ kitabında yer alan konular, adeta içselliğin bir anlamda ritüelleri gibi! Bu kitabında yer alan düşünce ve okura iletilen savların ortak özelliği, zamanın bizi hezeyanlarımız, serzenişlerimiz, küçük küçük yaşadığımız stresler sonucunda vardığımız ‘dip’… Ve tüm bu yaşanılanların bizleri dipten dipten eskittiğini, yıprattığını anlatmasıdır. Öyle ki: “Ruhumuzun Beyaz Alev” ışığında bile, içimizin çok boyutluluğunu çözemezken, arayışı, yoklayışı sürdürüyoruz. Dünya gerçeklerinden kopuk, apayrı bir yörüngede… ‘Bilge Öztoplu’, ‘Sıra sıra düşüncelerin arasında beşik gibi sallanıyorum…’ (sy.47)-(üçüncü güç merkezi)…derken, canlıdan canlıya var olan bir gizli iletişimi gösteriyor sanki gülümseyerek. Bireyin iç çözülmezliğine, kapalı bilinçaltı denizine taş atarken. Çünkü “söz” aracılığıyla tümceler arasında eğretileme –metafor- yaratan, “(…) birer ejderha olan /Hayatlarımız…”dır ne de olsa. Doğru sayılan, doğru görülen en çok kuşkuyu barındıran değil mi? Dilimizin ucuna gelip gelip kalan, diyemediğimiz “mumu” bile, bu kitapta yer alan, şimdilik küçük ama geleceğin büyük yazarları olacağına inandığım, yazılarından okuyarak da bu kanıya vardığım küçük, genç kalemlerin kolladığı yaşamsal bir bağ oluşturan bu kitabın oluşumunda, adeta kendimizi bir ‘dip’ dünya iken soyutladığımız. Oysa aynı kategoride ve düşünsel bazımızda, kendimizi ‘Mutluluk Bilgeliği’ kitabının oylumlu içeriğiyle donattığımız veya donatmaya çalıştığımız realiteler boyunca…

Dirimselliğe, yani içsellerimizdeki çoğul hallere yansıyan hayali (sübjektif) dalgalanmalar mı, “anlam”ı aratan-kovalatan? “Belki”, demek zorunda kalıyorum ben, ‘Mutluluk Bilgeliği’ndeki, hem mistik, hem otantik kurnalardan damıtılmış özlü söylemi çözmeye çabaladıkça. Çünkü düşünsel “urağan” (zorlu fırtına)lar yaratıyor okurun dünyasında söz konusu söylemlerin toplandığı ‘Öztoplu’ nun bu kitabı… “Yüzleştikçe insan kendisine ne kadar da iyi davranıyor / Doğayı seyrederken gözleriyle kopardığı her çiçekten; kızdıklarına bile çiçek uzatmaya başlıyor / İşte geldik gidiyoruz; nedir bu kavga, bu hırs? / Düşünüp hayal kurarak potansiyelime ya teğet geçeceğim ya da temas edeceğim. / İkisinin arası ince iplik…” (sy.41)-(2. Duyum Merkezi). İşte tensel ve tinsel konumsuzluğu imleyen ünlemi insanoğlunun; “Vay canına! Vay canına!” dedirten. Bence bu cümleler, imge ayarı, mistik düşünceye yoğunlaşan iyi bir sesin serpintisini duyuruyor.

Çelişki ve yenilgi dolu yaşamın iç kulvarıdır imgesel kaynaklı ve felsefi düşüncelerle yoğunlaşan metinler… Sözcüklerle sürdürülen öğrenme koşusu, çirkef ve çile kaynaşmasına gönderme yaparak, dikkati farkında olmamıza, farkındalığımıza yöneltiyor. Nasıl baş edilecek bunca yıkımla? Düşünce bazındaki bu yıkımlara yazarımız, yanıt, yanıtlar arayan okura farkındalıklarınıadeta öğretiyor. Aslında ülke insanlarının, kimilerinin bu öğretilere ihtiyacı var. Çünkü kaynaklarımız mistisizm ağırlıklıdan çok, tinsel ve tensel boyutta… Gerçi bu düşünce bir tür tutum sorunudur, farkındalıklardan bihaber, kirlenmeye yatkın eylem! Farkında olabilme ise başlıca güç kaynağı, duygu ve düşünce kabarmasını sunan… Felsefi duygularımızla, farkındalıkları yaratan bu tür yazı ve görsellikler başlıca güç kaynağı, duygu ve düşünce kabarmasını sunan… Kötü, kötü düşüncelerin yüklendiği varsıllıklar “sokaklarında” belli ediyor rengini, havasını ve hedefini.

Aslında yazar ‘Öztoplu’ canlı bir bellek armağan ediyor metinde. Üstelik birbirinden güzel, birbirinden sevimli 14 köy çocuğu ile yüklendiği kaldırım taşlarıyla… Varoluşu, kent yorgunu, yılgını bireyler için… Özellikle insanoğlunun tüketme şiddeti, yani toz-dumanı önünde, bent işlevi görsün diye ulanan söz.

‘Mutluluğun Bilgeliği’ndeki duyarlığın tepkiye dönüşüm sürecinde hızla katılaşan ton şaşırtıyor insanı. Vurgusu yükselen gür bir ses…

Meraklısına;

Yazar, çalışmalarına profesyonel koç-ilişkiler koçu-kişisel gelişim koçu ve NLP practitioner olarak devam ederken, kariyerine kurumsal alanlarda da eğitim vermek üzere Robin Sharma’nın Türkiye LWT Unvansız Lider Fasilitatör’lüğünü eklemiştir. İlişkiler Okulu karşı cinsten kendinizi tanıma yolculuğuna dair ilk kitabıdır. Bu kitap ile ilişki ihtiyacına ve ilişki sorunlarına analitik bir şekilde katkı sunmaya çalışmış olup kitabının 1. Ve 2. Baskı gelirlerinin bir bölümünü sosyal proje yapan derneklere bağışlamıştır. Eğitmen kimliğine sahip ‘Bilge Öztoplu’ profesyonel olarak müşterilerine; koçluk hizmeti ile yol arkadaşlığı yaparken; yazarak, söyleşilere katılarak, atölye çalışmalarını da sürdürmektedir.

“Ulak” yayınevi (Doğu kitabevi) tarafından yayımlanan bu kitap, ‘224’ sayfa olup, Egenin güzel köylerinden Dikili-Bademli’ de 14 köy çocuğu ile birlikte kotarılmıştır…

Yorum yapın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.