Fırlatılan taşların geri dönmediği zamanlar…
Bu hapsolmuşluk duygusu,
Bu 3-5 metrekare yaşam.
Ve bu ne yana gitsen eğleyemediğin, unutamadığın yalnızlığın..
Gecikenlerin,
Toprakla randevu bekleyenlerin,
Dünyaya sığıntı olanların bildik kaderi..
Geçmiş zaman muhabbetlerinde tükendi mi, tüm kelimeler?…
Artık ne sır dolu bakışlar ne yeniden bir araya getirilebilecek notalar.
Bakışlar yoruldu, yüzler soldu, güfteler unutuldu..
Artık tanımadığın ayak sesleri,
Ve hiç çalmayan kapılar..
Yetinmeyi öğretti yıllar;
Bazen yutkunmayı, hoş görmeyi, boş vermeyi ve en çok beklemeyi…
Hep beklemeyi… Neyi?..
Sabah ezanları artık sıradanlığın habercisi..
Artık sadece yalnızlıklar, hüzünler kaldı geriye ezanla uyanan..
Keşkeler, tühler, ahlar vahlar arasında yaşamadan yaşanan zaman…
Unutulmayanlar duvarlara kiracı, anılar odalara…
Artık pek görmeyen gözlerimle beraber yokalan yeşil,
Susan kulaklarıma inat gürültü…
Artık yalnız bir damla renk,
Ve dostluk az şekerli kahve tadında, taa eskilerden kalma…
Ve biterken artık herkes yalnız kendisidir.
Biterken herkes bir dost arar.
Ve biterken herkes en çok yalnızlığı yaşar…
* * *
Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi?
Hiç vaktiniz yok!
“Fast live”, “fast food”, “fast music”, “fast love”…
Dikte ettirilen “yükselen değerlerler”, “in” ler, “out” lar…
Buna benzer bir odada, şanslıysanız, gökyüzünü görebilen bir pencere altında bitecek hepsi…
Hey dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar! Size sesleniyorum:
Hangi tuş daha etkilidir sıcacık bir gülüşten, ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini?
Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahile vuruşunu?
İçinizi ısıtan güneşi gönderebilir misiniz mail arkadaşınıza?
Sevgiyi tuşlarla mı yaşarsınız?
Öpüşmek için hangi tuşa basmak gerekir?
Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman?..
Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler;
Neden görmezsiniz bir akasyanın tomurcuklandığını?
Ve ıslak toprak kokusu var mıdır kitaplarınızın arasında?
Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda?
Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu niye olmuyorsunuz?
Hayat ıskalamayı affetmez…
Keşkelerle, tühlerle baş başa kalmadan önce…
Yazan: Erol Onur
VİDEO