İlişkide Beklentilerimiz

Beklentiler oluştuğunda psikolojik ihtiyacımız ilişkiye yansımaya başlar ve farklı davranışlar sergileriz. Bu davranışlar duygu içermez. Karşımızdakinden yapmasını istediğimiz arzulardır. Dengemizi bozar beklentiler. Çiftler arasındaki talepler ile ilgili gerçek sorun, istenilen taleplerin isteyen bireyin gerçekte kendisindeki eksiklikten kaynaklanması, kişinin kendi içinde halletmesi gereken eksiklikleri başka birinin kapatmasını beklemesidir. Beklentinin kendisi değil, kişinin kendi eksikliklerini karşısındakinden bir talebe dönüştürmesidir. Daha da ilerisi kendimiz ile ilgili eksiklikler söz konusu olunca duygularımız işin içine karışır. Sorun psikolojik eksiklikten kaynaklanıyorsa, korku, kaygı, öfke, nefret kin tutku gibi duygular devreye girer. Beklenti karşılanmayınca duygu kendisini gösterir, karşımızdakine karşı zarar vereceğimiz davranışlar gösteririz. Bağırır çağırırız, sinirleniriz, öfkeleniriz, alınganlık yapar, surat asarız.

Talebimiz karşılanmadığında sorunlu davranışlar sergiliyorsak, benmerkezci davranışlarla kendimizi değersizleştiren güvensiz kişilikler sergileriz.
Karşımızdakini, beklentilerimizi yerine getirip getirmemesine göre ölçmeyelim. Aileden kaynaklanan sorunlarımızda bu noktaya etken olmuş olabilir.
Şöyle sandalyenize dayanıp uzun düşünün.

Kendimizden, arkadaşlarımızdan duyduğumuz cümleler:

• Aileme çok bağlıydım o yüzden karşı cinsime çok bağımlı ilişki geliştirdim.
• Ailemden aldığım olumsuz etkiler, sevgiyi hissedememek, güven duygusu azlığı, karşı cinsimden bu ihtiyaçlarımı kat kat fazlasıyla karşılamasını bekliyorum.
• Çok sevildim, aynısını bekliyorum.
• Az sevildim çok sevilmek istiyorum ve ilgi bekliyorum.
• Ailemden yeterince takdir görmedim, baskı gördüm. Eşimden takdir bekliyorum.
• Beni azat edip hep özgür bıraksın istiyorum.
• Ailem tarafından çok eleştirildim, suçlandım, eşimden de benzerlerini duymaya tahammül edemem. Hassaslığımı anlasın bekliyorum.
• Evimde kendimi erkek/kadın gibi hissetmiyorum. Köle gibiyim. Çalıştığım sürece varım. Herkes kendi âleminde. Değersizim.

İşte tüm bunlar bizim çok küçüklükten kalan şemalarımız / kalıplarımızdır. Karşımızdaki bilim insanı değil ki sizin duygularınıza sürekli operasyon yapabilsin. Onun da sizin gibi benzer kalıplarla, şemalarla büyüdüğünü anlamak zorundayız.

Beklenti ile ilgili ilk değiştirmemiz gereken düşünce ‘taleplerimizin olağan olduğu düşüncesinden’ vazgeçilmesidir. Algı olarak, ‘ne var ki, yapacak eğer beni seviyorsa’ gibi düşüncelerle bireyin kendi eksikliğini bir başkası tarafından kapatmasını beklemek sorun yaratır. Sorun olan, beklentinin kendisi değil, bireyin kişisel eksikliklerini karşısındakinden bir talebe dönüştürmesidir. Sorun duygular işin içine karışınca başlar. Duygular tutumlarımızı etkiler. Beklentimiz gerçekleşmez ise gösterdiğimiz tepkiler yıpratıcıdır. Örneğin; karşı cinsiniz sizden toplum içinde daha kurallara uygun giyinmenizi istiyor. Bir önceki gün o da sizin beklentinizi yapmış olduğu için siz de onun bu isteğini kırmadınız. Bir gün karşılıklı beklentilerinize her zaman cevap veremeyeceğiniz bir hale geldiğiniz de ne yapacaksınız? Hep annem / babam gibi şefkatli ol, ne yaparsam yap alttan al derse ne yapacaksınız? Kolay değildir bu tür beklentileri yapabilmek. Birbirinizin ebeveyni değilsiniz ki.

Eşit şartlarda kurulan ilişkinin insan olma değeri üzerinden iki katılımcısıdır, birliktelik.

Bu isteklerim beklentilerim çok olağan, beni seviyorsa yapmalı dediğimiz davranışlar değildir. Gönüllü içten gelen duygularla yapılan davranışlar bireyin içsel dönüşümünün sonucudur. Zorlama ile sırf ilişki yürüsün diye yapılan davranışlar sadece bir süre mış gibi süren ama yanıltıcı davranışlar içeren ilişkilerdir.

Beni kimse anlamaz, herkes beni kullanmak istiyor, herkes beni kıskanıyor, ben hiç başaramam, hep kusurluyum gibi inançlarımız dipten bizi vurur. Size engel çıkaran düşünceler inancınızdır. Engellemesinden fark edin onları. Eksikliklerimizi tamamlamayı yapmaz isek bu durum inanç sistemimizi daha da keskin hale getirir. İlişkilerimize olumsuz yansıyan bu durum, ilişkilerimizden hep beklentiye dönüşür. 0-6 yaş civarında oluşan bu kalıntılar karşımızdaki kişilerin davranışları ile kapatılamaz. Biz sorunumuzu fark edip bu sorunlarımızı yardım alarak, ya da farkındalıkla çözebilmek zorundayız.”

Yorum yapın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.