Tırtıl Koçlar, Kollektif Kelebekler

İnsandan sonra öz dönüşümü başarabilen varlıklar:    tırtıllar ve kelebeklerdir!

Erickson koçluk eğitime başlarken,   beyaz renkli  bir kozanın içinde ki   bir Tırtıl Koç’un  dönüşümsel yolculuğunun sonunda  rengarenk  bir Kollektif  Kelebeğe dönüşeceğini  kendimde ki değişimlerden sonra çok daha iyi anladım.  Erickson koçluk eğitimi her şeyden önce kendim için bir şifa idi.

Dönüşmek ne demek, başkalaşım da nedir?

Yaşam döngüsünün ilk aşamasında  döllenen kadın yumurtasının rahme yerleşerek bir insan yavrusuna dönüştüğünü biliyoruz. Dünyaya gelen biricik varlıkları hemen süt ile besliyoruz.

Dişi kelebekte  iğne başı kadar olan yumurtasını bir yaprağa bırakıyor. Birkaç gün sonra kırılacak bu yumurtaların da sürekli yaprak yemeğe ihtiyaçları oluyor.

Fiziksel olarak farklı benzerlikler taşıyoruz. Ya bu dönüşümsel yolculuklarda kazandıklarımız, farkındalıklarımız, dönüşümümüz?

Yok aslında bir farkımız, aslında hepimiz bir bütünün yüce varlıklarıyız.

Bazılarımız kozasının içinde soru sorulmayı bekleyen,  hedefini belirleyememiş, korkularını aşamamış, kendisine hiç odaklanamamış,  kolaymış ama gözlerinde hep zorlaştırmış, zorluklar karşısında nasıl yaparım sorusuna cevap aramış tırtıllarız. Bir çoğu  bir varmış bir yokmuş misali, kozasını örmüş durmuş, hayat nasıl geçmiş? Belkide hiç hayat olmamış.  Kozadan çıkınca ne  yer belli olmuş ne gök.  Kelebeğin renkleri solmuş, oysa ki solan ruhlar imiş renkler değil.

Tıpkı Yunus Emre’nin söylediği gibi,   “Ölür  ise ten ölür, Canlar ölesi değil “

Tırtıl Koç olarak Erickson  eğitimi süreci ile  kozanın  dışındaki  ağacın içinde saklanmış kameradan kendime bakıyorum. Karşımdaki  aynaya yansıyan   bir projektör ile  aydınlananıyorum.

Şimdi ve burada, bu günden itibaren geleceğe baktığında kendinde neleri değiştirmek dönüştürmek istersin?  Neleri yaparsan seni farklı kılar?  Yaşantında olmasını  düşündüğün  değerlerinin  senin için önemi nedir?  Tüm bu doğru sorular ile kendime döndüğümde muhteşem farkındalıklar ile ansızın içsel dönüşüm  tornasına girmeye başlıyorum.  Sadece sorular ile method güçlü  bir şekilde yüksek devirli bir makine gibi içsel, düşünsel  ne varsa  beynimi harekete geçiriyor. Bir görsel beyin devinimi ki  tadına varılmaya görsün.  Unuttuğumuz, hatırlamaya korktuğumuz ne varsa, bir oyun gibi kendin  ile  tanışma,  buluşma, ve gülümseme ile varlığımı gerçekleştimeye  başladığım süreçlere balıklamasına giriyorum.  Yaprağın üstündeki tırtılım. Güvenle kozanın içinde sürecimi tamamlamaktan yanayım. Sindire sindire, renklerimle  kostümlerimi   boyuyorum, heyecan ile  hazırlanıyorum .

Olumlu olumsuz tüm yanlarım ile ben bir TIRTILIM,   tam ve bütünüm, değişimin  kaçınılmaz olduğunu  kabul ediyorum.

Kendisi de dönüşmüş, bu yollardan geçmiş rengarenk  YOL ARKADAŞIM  var. Sadece, potansiyelimi  bana hatırlatacak,  beni  kendi  öz kaynağıma yakınlaştıracak, yeni misyonumu onunla paylaşmaktan keyif alacağim  kişi.  Zaten pozitif niyet taşıyorum,  kozamı  yapabileceğimin  en iyisi ile  örüyorum.   Şimdiden geleceğe  niyetimi koyduğum her şeye  iç dinamiklerime bağlanarak  varmak istiyorum.

Yol arkadaşım ile aynı kozanın içinde  dans etmeye başlıyorum.  Onun da benden farkı yok. Ne eksik ne fazla, ne psikolog,  ne terapist.  Ne sorgulayıcı, ne yargılayıcı. Hiç tavsiye vermiyor, öneride bulunmuyor. Yahu söyle kozanın içinde nereyi dikeyim sökeyim, öreyim?  ÇIT yok.

Doğru sorularla   doğru yerde ki uygun ses tonu ile benim kendime odaklanmamı sağlıyor. Keyifli metodların içinde buluştuğum potansiyelimde bembeyaz parlak  ipek ipliklerin arasında farkındalıkla düşünmeye, bilinçaltı-bilinçüstü cevaplarım ile Yol arkadaşımın derin notları arasında sözlerimin peşine düşüyorum.  Yakaladığım her farkındalık onun sayfalarında yer bulsun istiyorum. Coşuyorum, neşeleniyorum. Yol arkadaşım bana alan tutuyor. Bu dingin saniyeleri ,  sessizlikleri seviyorum.  Seanslar arası zamanda derin değişimler geçiriyorum.  Her seferinde muhteşem potansiyelime  kavuştuğumda, hedeflerime varabilme  cesaretimi hissediyorum. Hatırlamak yeterli imiş, şimdi anlıyorum.  Koçluk süreci  ilerledikçe kendimdeki değişimleri fark ediyorum. Doğru kararlar alıyorum, paniğe kapılmıyorum, cesaretim var. En önemlisi kendime, yapabileceklerime olan inancım yüksek. Bana bir şeyler oluyor.  Çevremdekilerde fark ediyor.  Enerjim dengeli.

Sakinim ve çok mutluyum.

Kozadan çıktığımda yetişkin bir kelebek oluyorum. Biraz nemli  ve buruşuk olsam da,  kozamdan aşağı sarkık  vaziyette  kanatlarıma kan pompalıyorum.  İki saat sonra uçmaya hazırlanıyor, ardı sıra çözümlerimin farkındalığı ile hedeflerime bir an önce varmak istiyorum.

Bana ait  Özgün  Ben  renklerim  ile kendimi gerçekleştiriyorum.  Varlığımı kabul ediyorum. Sürecim tamamlandığında  pırıl pırıl renklerim ile  doğanın  güzelliğine  kendimi bırakıyorum.

Tüm evren ile bütünleşiyorum.  Bir bütünün parçası olmak  için  değişimimin, kazandığım yeni misyonumun tadına varıyorum.     Paylaşmak istiyorum.  Bir  Erickson Kelebeği  oluyorum.  Bir bütünün ve  herkesin hayrına bu farkındalığını ve ,  kazançlarımı anlatıyorum.

Merakla soruyorlar, ben sakinlikle anlatıyorum.  Özgüvenim yüksek.

Milton Erickson’un  5 meşhur kurallarını   sıralıyorum.  Her yol  bu kurallara çıkıyor nasıl olsa.  Rahatım.   Demo istiyorlar, seve seve koşuyorum. Bireylerdeki   kazanılan farkındalıkları, çözüm adımlarını görüp, duyup, hissettikçe aldığım ruhsal tatmin muhteşem ve keyif verici…

Bütünün hayrına hizmet için hazır olan, bireylerin hayatına katkıda  bulunarak Kollektif bilincin isimsiz kahramanlardan sayılmayı bile teşekkür olarak kabul eden biz  KOLLEKTİF  KELEBEKLER’in ömrü kısa olur diye üzülmeyin.  Bireylerin yeni kazanımlarını, değişimlerini, kararlılıklarını, kendilerini yeniden oluşturduklarını  gördükçe, bizlerin ömrü daha çok uzuyor.

Birlikte hücreler gibi bölünerek çoğalıyoruz.   Paylaştıkça büyüyoruz. Verdikçe artıyoruz.

Koçluk alan her birey bir tırtıl misali dönüşümsel kelebek oluyor,  farklı  kendine has renkleri ile   mutlu ve çözüm odaklı bireylere dönüşüyorlar.    Dönüşen her bir birey  kendisinin dışındaki her bir varlığı pozitif etkiliyor ve bütünsel yaklaşım  ile kollektif bilince de doğru orantılı  olarak çok katkıda bulunuyor.

Son olarak   Yunus Emre diyor ki,

Her DEM  yeniden doğarız,  bizden kim  usanası ?

Bilge Öztoplu
Profesyonel Koç, NLP Practitioner

Yorum yapın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.